Edinilen bilgiye nazaran, 1998 yılında, Güney Amerika’nın en güney noktası olan Şili’den İngiltere’deki meskenine yürüyerek gitmek için yola çıkan Karl Bushby, bu dev macerasında 55 yaşına geldi. 26 yılda bin bir coğrafik ve bürokratik zorluğu aşan Bushby, rotasını hiç bozmadan sırf yürüyerek ve yüzerek ilerledi.
Ormanlar, çöller, okyanuslar ve savaş bölgeleri üzere güçlü alanlardan geçen Bushby, şimdiye kadar yaklaşık 47 bin kilometre katetti.
“GÜNEY AMERİKA’NIN EN GÜNEY UCUNDAN BURAYA GELMEM 26 YILIMI ALDI”
Yaşadığı süreci anlatan Karl Bushby, “Güney Amerika’nın güney ucundan Birleşik Krallık’a hakikat yürüyorum. Bu seyahat, sanırım ‘dünyayı yürüyerek dolaşmak’ olarak isimlendirilebilir. Rastgele bir ulaşım aracı kullanmadan yürüyorum. Uçak, tekne üzere araçları bile okyanusları geçmek için kullanmıyorum, kentler ortası ulaşımda da hiçbir araç kullanamıyorum. Güney Amerika’nın en güney ucundan buraya gelmem 26 yılımı aldı. Bunun yaklaşık 13 yılı yürüyerek geçti, geri kalanı ise çeşitli problemleri aşmakla geçti, pandemiler, vize yasakları, finansal krizler üzere. Ayrıyeten çok karmaşık kısımları planlamak gerekiyordu, örneğin Bering Boğazı’nı ya da Orta ve Güney Amerika ortasında kalan Darien Boşluğu’nu geçmek üzere. Hazar Denizi’ni yüzerek geçmek zorunda kaldık. Tüm bunlar çok vakit alıyor fakat şimdiye kadar, bütün bu süreç sonunda, rotayı hiç bozmadan, yalnızca yürüdüm yahut yüzdüm. Şu anda İstanbul’un çabucak yakınlarına kadar geldim. Tüm bu 26 yıllık seyahat boyunca tek bir ulaşım aracı bile kullanmadım” dedi.
İSTANBUL BOĞAZINI GEÇMEK İSTİYOR
Yaklaşık 47 bin kilometreyi geçtiğini söyleyen Karl Bushby, “Bu da yaklaşık olarak 90 bin 560 küsur gün ediyor sanırım. Bu seyahat hakikaten büyük bir meydan okumaydı. Dünyadaki en büyük hayallerden birini gerçekleştirdik. Gezegenin en uzak noktasından Birleşik Krallık’a, hiçbir ulaşım aracı kullanmadan geri dönüyorum. Bu büsbütün kesintisiz bir seyahatti, ya yürüyerek ya da bazen ırmakları yahut nadiren denizleri yüzerek geçtim, bu planın bir kesimiydi. Şu anda İstanbul’a yalnızca birkaç gün aradayız. Köprüyü kullanmak ya da Boğazı yüzerek geçmek için müsaade gerekiyor. Bu seyahati tıpkı biçimde, yani ulaşım aracı kullanmadan, sürdürebilmem için bu gerekli. İstanbul’a vardığımızda, burada temas kurduğumuz arkadaşlarımız ve temaslarımızla bu hususta çalışacağız. Umarım bir tahlil bulabiliriz” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE ÇOK HOŞ KARŞILANDIK”
Türkiye’ye gelmeden evvel yolda birçok gezginle karşılaştığını belirten Bushby, “Gezginler bana, Türkiye’nin ziyaret edeceğim en hoş ülkelerden biri olacağını söylediler zira insanların çok misafirperver olduğunu, yürümekte zorlanacağımı zira daima meskene davet edilip, ikramlarla karşılaşacağımı söylediler. Nitekim de o denli oldu. Türkiye’de çok hoş karşılandık. Büyük bir misafirperverlik gördük. Burada beni ağırlayan dostum da dahil olmak üzere herkes bana çok sıcak davrandı. Genel olarak, son 26 yılda dünyayı dolaşırken gördüm ki tüm ülkeler aslında birebir. Kimileri biraz daha sıcak karşılıyor olabilir lakin genel olarak beşerler fevkaladeydi. Yolda tanıştığım insanların hepsi şahaneydi. Herkes yalnızca yardımcı olmak, beni gideceğim yere ulaştırmak istiyordu. Bu da yolda öğrendiğimiz inanılmaz bir ders oldu” biçiminde konuştu.
“İNGİLTERE O KADAR ÇOK DEĞİŞTİ Kİ KONUTA DÖNDÜĞÜMDE TANIYAMAYACAĞIM”
Yolculuğu sırasında ailesinden de uzak kaldığını tabir eden Karl Bushby, “Ailem, annem, babam beni görmek için birkaç kere geldiler. Onlarla vakit zaman buluştum. Lakin meskenden uzakta kalmak olağan ki sıkıntı bir şey. Üstelik İngiltere o kadar çok değişti ki, konuta döndüğümde tanıyamayacağım. Sanırım yola çıktığımda Başbakan Tony Blair’di. O vakitten bu yana 5, hatta 7 başbakan değişti. Hakikaten uzun vakit oldu” tabirlerini kullandı.
DÜNYADA BİRİNCİSİ YAŞADI
Bushby, sıradaki en büyük zorluğun İstanbul Boğazını geçmek olduğunu vurgulayarak, kelamlarına şöyle devam etti:
“Bu seyahati büsbütün yürüyerek yaptık. Yürüyerek ya da yüzerek. Kıtaları birbirine bağlayan bu boşluklar var. Birinci büyük boşluk Kolombiya ile Panama ortasındaydı, 200 millik ağır ormanlık bir alan. O vakitler orası adeta bir savaş alanıydı. Savaşın ön cephesi üzereydi. Sahiden kuvvetli ve korkutucu bir kısımdı. Fakat geçmek zorundaydık ve başardık. Sonraki büyük geçiş Bering Boğazıydı. O vakte kadar kimse Amerika’dan Rusya’ya kadar bu boğazı yürüyerek geçmemişti. Fransız-Amerikalı bir adam olan Dimitri Kiefer’le iştirak kurduk ve 2006 yılında bunu başardık. Bu tarihte bir birinci oldu. Alaska’dan Rusya’ya yürüyerek yapılan birinci onaylı geçiş. Bu bizi Asya’ya soktu. Daha sonra İran’dan geçemediğimiz, Rusya’ya da geri dönemediğimiz bir devirde öteki bir maniyle karşılaştık. Bu yüzden Hazar Denizi’ni yüzerek geçmek zorunda kaldık. Bu 300 kilometrelik yüzme uzaklığı. Ben aslında yüzücü değilim. Neyse ki Azerbaycan hükümeti ve kıyı güvenliği bize yardım etti, küçük bir grup oluşturduk ve Hazar Denizi’ni yüzerek geçip Bakü’ye ulaştık. Son birkaç ayda Bakü’den buraya kadar yürüdüm” diye konuştu.
“BOĞAZI GEÇTİKTEN SONRA MESKENİME YALNIZCA 1 YIL KALMIŞ OLACAK”
İstanbul Boğazını geçmek için talepte bulunduğunu lakin belirten Bushby, “Boğazda 1,5 kilometrelik bir geçiş var. Ya yüzerek ya da köprüyü kullanarak geçmek zorundayım. Bu beni uzun vakittir bulunduğum Asya’dan alıp seyahatin son etabı olan Avrupa’ya sokacak. Sonra Fransa’daki Manş Tüneli’ne varacağım. Oradan da Avrupa’dan İngiltere’ye, bu seyahatin son kısmını da ulaşım aracı kullanmadan tamamlayarak döneceğim. Boğazı geçtikten sonra konutuma yalnızca 1 yıl kalmış olacak. Avrupa boyunca kalan seyahatin varsayımı müddeti bu. 26 yıl geçti, yalnızca 1 yılım kaldı ve neredeyse ulaştık” formunda konuştu.
