Herkes birbirine ‘narsist’ diyor! Pekala, gerçek narsisim nedir?
‘Herkesin narsistik özellikleri var’
Narsistik kişilik bozukluğunun son devirde tanınan ve magazinsel bir hale geldiğini lisana getiren Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Bir narsist sanayisi olduğunu düşünüyorum. Bu bahisle ilgili birçok paylaşım yapılıyor. Herkes birbirine ‘partnerim narsist, annem narsist, babam narsist’ üzere telaffuzlarla narsist yaftası yapıştırıyor” dedi. Herkesin narsistik özellikleri olduğuna dikkat çeken Zorbozan, “Narsisim dediğimiz şey kişinin kendi çıkarlarını ön planda tutarak egosunu beslemesinin bir manada ruhsal ismi. Münasebetiyle herkesin narsistik özellikleri var. Lakin bir beşere kişilik bozukluğu tanısı koyulabilmesi için bu narsistik özelliklerin ergenlik periyodundan beri hayatında olması, bütün bağlantılarında, toplumsal ilgilerinde, akademik bağlarında fonksiyonelliğini bozması, tekrarlayan problemlere sebebiyet vermesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.
‘Empati yetenekleri yok’
Narsistik kişilik bozukluğunun her 100 bireyden 1’inde görülen bir kişilik bozukluğu olduğunu aktaran Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Ancak teşhisi koymak psikiyatri doktorlarının işidir. Narsistik özelliği olmayan insan yok. Narsistik özellikler aslında bizi hayatta var eden şeyler. Zira kişi evvel kendisine yararlı olacak ki sonra etrafına, çocuklarına, ailesine, topluma yararlı olabilsin” dedi. Narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanların en kıymetli özelliğinin ise kendi çıkarları için diğerlerini kolay kolay kullanabilmeleri ve en değerli kişilik özelliklerinin de empati yeteneklerinin olmayışı olduğuna vurgu yapan Zorbozan, “Bir beşere narsistik kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için en değerli kriter bu insanın non-empatik olmasıdır. Birebir vakitte daima öbürleri tarafından kıskanıldıklarını düşünürler. Paranoid bir tavırları olabilir ve daima pohpohlanma, bedel görme gereksinimleri vardır. Şayet kıymet görmüyorlarsa, istedikleri geri dönüşü alamadılarsa saldırgan olma, aşağılayıcı tavırlara girme üzere özellikleri olabiliyor” biçiminde konuştu.
‘İçgörü oranı düşük oluyor’
Narsistik kişilik bozukluğunun en temel tedavisinin uzun müddetli psikoterapiler olduğunun altını çizen Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Bu psikoterapilerde yüzleştirme teknikleri, birtakım davranışsal teklifler üzere teknikler kullanılabiliyor. Depresyon üzere farklı hastalıklar da eşlik ediyorsa hastalar ilaç tedavisinden de yarar görür” dedi.
‘Hayatları yolunda gitmiyor’
Narsistik kişilik bozukluğu olan şahısların tedaviye çoklukla orta yaşlarının başlangıcında geldiklerini lisana getiren Zorbozan, kelamlarını şöyle tamamladı: “Hayatlarında önemli manada kayıplar verdikleri vakit patolojileriyle yüzleşebiliyorlar. İş hayatları, evlilikleri yolunda gitmiyor, çocuklarıyla ortaları açılmaya başlıyor ve bir halde bir kayıp yaşıyorlar. O kayıp için kendilerini değiştirmek maksatlı değil de ekseriyetle yas tutmak emelli terapistlere başvuruyorlar. Narsistik kişilik bozukluğu, içgörü oranlarının düşük olduğu bir kişilik bozukluğudur. Fakat şayet bireyde bu türlü bir patern sezinlediysek onu incitmeden, tedaviye olan bağını koparmadan bir ekip ufak yüzleştirmelerle sürece girebiliyoruz. Şayet kişi nitekim düzelmeyi istiyorsa bütün narsistik özellikleri ondan koparamasak da en azından fonksiyonelliğini toparlayabiliyor, daha uzun müddetli sağlıklı münasebetler yaşamasını sağlayabiliyoruz.”
