İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının akabinde İBB Başkanlığı vazifesinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu’nun da ortalarında bulunduğu şüpheliler hakkında “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel dataları hukuka ters ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” cürümlerinden yürütülen yolsuzluk soruşturması devam ediyor.
Soruşturma kapsamında firari kuşkulu Emrah Bağdatlı’yı yurt dışına kaçırdığı argümanıyla gözaltına alınan ve “suç işlemek gayesiyle kurulan örgüte üye olma” kabahatinden tutuklanan Adnan Bıçakcı, Örgütlü Cürümler Soruşturma Ofisi’ndeki sözünde aylık gelirini 400 bin lira olarak beyan etti.
Bıçakcı, emniyette de kendisine sorulan, lakin gösterilen fotoğraflarda göremediği Ömür Yılmaz isimli kişiyi Bağdatlı’nın arkadaşı olması vesilesiyle tanıdığını söyledi.
Yılmaz ile çok samimiyetleri olmadığını kaydeden Bıçakcı, “Yılmaz’ın ne işle uğraştığını da bilmem. Ağabeyinin emniyet müdürü olduğunu biliyorum. Kendisi ile birkaç kez yemek yedim. Birkaç sefer da telefonda görüştüm. Bunun dışında rastgele bir irtibatım olmamıştır. Bana yeniden emniyet tabirinde sorulan Orçun Muhittin Yılmaz ile hatırladığım kadarıyla Rolex marka bir saat satışı nedeniyle 1 milyon 500 bin lira para göndermiştir. Bunu ticari iş olarak değerlendirmediğim için emniyette söylememiştim.” sözünü kullandı.
BAĞDATLI İLE YILLARDIR SAMİMİ OLARAK GÖRÜŞÜYORLARMIŞ
Bıçakcı, Bağdatlı ile yaklaşık 13-14 yıldır samimi olarak görüştüklerini anlatarak, “Kendisinin reklam, iç bağlantı şekli işlerde çalıştığını biliyorum lakin nasıl işler yaptığı hakkında net bir bilgim yoktur. Emniyette bana sorulan şahısları de Emrah Bağdatlı vesilesi ile tanıdım, bunlardan yalnızca Can Akın Çağlar’ı spor yaptığım arkadaşlarım vasıtasıyla tanımaktayım lakin hiçbirisinin yaptığı işlerle ilgili ayrıntılı bilgiye vakıf değilim.” diye konuştu.
Kayıtlardan da görüleceği üzere sık sık hudut dışına çıktığını söyleyen Bıçakcı, “Evimin birçok gereksinimini dahi sondan otomobille geçerek günü birlik ziyaretlerle yapıyorum. Biz Emrah Bağdatlı ve eşi Handan Bağdatlı ile ailecek görüşmekteyiz. Bahsedilen olay tarihinde Emrah Bağdatlı’nın eşi, benim eşim olan İlknur Bıçakçı’yı öğlenden sonra 2 ile 3 ortası telefonla arayarak ziyarete gelmek istediklerini söyledi. Eşim de beni arayarak Emrah’ların geleceğini iletti, ben de bunun üzerine meskene geçtim. Kendisinde rastgele bir panik havası görmedim. Bize Dedeağaç’a balık yemeğe gidelim teklifinde bulundular. Daha evvelce defaatle gitmiş olduğumuz ve sevdiğimiz bir yer olduğu için bu teklifi kabul ettik.” halinde konuştu.
– “OPERASYONA KADAR AKLIMIZA RASTGELE OLUMSUZ BİR ŞEY GELMEMİŞTİ”
Bıçakcı, hazırlanırken Handan Bağdatlı’nın, ikiz çocukların huysuzlanması üzerine Dedeağaç’a gitmekten vazgeçtiğini öne sürerek “Emrah Bağdatlı’nın, ‘Handan gelmiyorsa biz gidelim.’ demesi üzerine saat 16.00 üzere yola çıktık. Yaklaşık 4 saatte Dedeağaç’taki balıkçıya gittik. Bu seyahat esnasında Bağdatlı’nın elinde bir telefon bulunmaktaydı lakin hangi numaralı telefonu olduğunu bilmiyorum. Balıkçıdan sonra otele geçtik. Bu ana kadar Bağdatlı ile rutin sohbetler dışında rastgele bir özel husus konuşmadık.” anlatımlarında bulundu.
Ertesi gün öğlen vakitlerinde birlikte yemek yediklerini kaydeden Bıçakcı şöyle devam etti:
“Yemek yedikten sonra alışveriş için markete gidip İstanbul’a dönelim diye konuştuğumuzda Bağdatlı ‘Ben Fransa’ya at bakmaya gideceğim siz bensiz dönün.’ dedi. Bundan iki hafta evvel de Fransa’ya tıpkı mevzu için gittiğini bildiğim için rastgele bir olumsuz durum aklıma gelmedi. Biz Emrah’ı kaldığımız otele bıraktıktan sonra alışveriş yaparak eşimle İstanbul’a döndük. Bu yaşanan olaylar hakkında 19 Mart’taki operasyona kadar aklımıza rastgele olumsuz bir şey gelmemişti. Bu tarihten sonra Emrah’ın ne için orada kaldığını anladım. Emrah’ı yurt dışına bıraktıktan sonra benimle yalnızca bir sefer internet üzerinden arama yaparak irtibata geçti. Kendisi ile ‘ne yapıyorsun, nasıl gidiyor’ formunda konuşmalar yaptık, bana rastgele bir şeyden bahsetmedi.”
