Eyüpsultan’da, geçen yılki trafik kazasında ölen Oğuz Murat Aci’nin eşi Şükriye Aci, ortalarında ABD’ye kaçan Timur Cihantimur’un annesi Hareket Tok ile babası Bülent Cihantimur’un da bulunduğu 4 kuşkulu hakkındaki şikayetinden vazgeçti.
Dilekçede, “Bu sebeple müvekkil, şüpheliler Ayşe Ceren Saltoğlu, Adem Kızıltepe, Bülent Cihantimur ve Hareket Tok’a yönelik şikayetinden vazgeçmiş olup, ismi geçenlerin soruşturmaya mevzu olaydan dolayı yargılanması mümkün davaya katılma talebi de bulunmamaktadır.” tabirine yer verildi.
BABA ÖZER ACİ’NİN TAKİBİ SÜRÜYOR
Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci, 4 kuşkulu hakkındaki şikayetinden vazgeçen gelini Şükriye Aci’ye reaksiyon gösterdi.
Şükriye Aci’nin şikayetinden vazgeçeceğini bir müddettir kestirim ettiğini belirten Özer Aci, gelininin kazadan sonra anne-babasının yanında kalmaya başladığını söyledi.
‘Neler Oluyor Hayatta’ programına konuşan baba Özer Açi; “Tahmin ediyordum fakat davadan sonra bekliyordum.Sürpriz oldu bize. Haberdar değildim. Gelinimle de bu hususta hiç konuşmadım. Kendi avukatlarıyla kendi kararı. Oğlumun kanını 100’e mi sattı kaça sattı bilmiyorum. Şu an bir olup uğraş etmemiz gerekirken parçalandık, dağıldık. 12 yılla yargılanması gerekirken, 6 yılla yargılanacak. Geldiklerinde özgür kalacaklar. Muhakkak ekonomik sorunu yok. Kalsın banka hesaplarını döksün ne vakit külfet çekmiş. Ekonomik kasvet konutu olduğu halde Göktürk’te daire almak mi 6 milyona, 2 milyonluk sıfır araç almak mı? Şükriye hanımın ticari taksisi var. Para için… Havuzlu villada oturuyordu, oğlumun meskenini boşalttı, annesinin yanına taşındı. Gittiğinde zati para teşebbüsünde bulunacağını iddia ettim” sözlerini kullandı.
Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci’nin şikayeti devam ederken bir yeni açıklama da Şükriye Aci’den geldi.
Şükriye Aci şikayetinden vazgeçme sürecini CNN Türk’e anlattı.
100 MİLYON TL ‘KAN PARASI’ AÇIKLAMASI
Şürkiye Aci; “Eşimin ailesi tarafından farklı bir argüman ortaya atıldı. Zira aylar öncesinde 100 bin TL üzere bir ölçüsü kendileri konuşmuştu esasen.
Süreci aslında kendileri yönetti bugüne kadar. Birinci etapta, olayın en başından itibaren küçük bir çocuğu olduğu için onunla ilgilenmek durumunda kaldım. Maalesef kayınpederime güvenerek, onun arkadaşı olan avukatın yürüteceğini düşünerek her şeyi ona bırakmıştım. Bırakmaktan fazla onlar beni muhatap almadı da diyebilirim. 6 ay boyunca rastgele bir bilgi verilmedi türel manada. Büsbütün süreci kendileri yönetmek istediler zira başlarında aşikâr bir plan vardı.
6 ayın sonunda avukatları benimle birinci konuşmayı yaptığında 50-55 milyon üzere tekliflerin olduğunu, o teklifleri reddettiklerini, daha büyük sayılar istediklerini söyledi. “Yeni bir teklif gelirse kesinlikle düşün, fevri hareket ediyorsun, oğlunun geleceğini düşünmek zorundasın” formunda telaffuzları oldu. Ailenin meskeninde ikimiz görüştük, bana bu türlü söylediler.
Bana o vakit avukatları Hacı Bey 50-55 milyon üzere bir sayıdan bahsetti. Ben o gün bir karşılık vermedim zira bir şeylerin zıt gittiğini anlamaya başlamıştım. Sonrasında kendisinin ofisine gittim. Öteki şeyler de duymuştum. Bu paranın kendi ortalarında hisse edildiği, benim oğlumun ve benim bu hisseye dahil edilmediğimizi öğrendiğim için öncelikle bunu düzeltmeye çalıştım. Aslında eşimin ailesini karşıma almak istemiyordum o süreçte.
Ve ben ofisine gittiğimde avukatlarının ortağı Burak Bey ofisteydi. Benim Hacı Bey’le olan görüşmemde Burak Bey benim hiçbir şeyden haberim olmadığını fark ediyor. Bunun üzerine bana ulaşıyor, diyor ki: “Şükriye Hanım, oturtmamız gereken bir şeyler var. Sizin haberiniz hiçbir şeyden yokmuş. Lakin bu olay bu türlü değil.” Bu süreçte biz de diyoruz ki: “Nasıl yapalım, ne yapalım?” Ben karşıma almak istemiyorum. Zira kolay beşerler değiller. Ve ben diyorum ki: “Bir halde biz Hacı Bey’le bu işi çözeceğiz ve bilmeli ki o benim avukatım. Benim onda vekalettim var ve benim bilgim dışında hiçbir şey yapamaz.” Bunu düzeltmeye çalışırken biz bir yandan da Burak Bey ortağını uyarıyor. Zira dava %90 benim ve oğlumun davası.
ilesinde natürel ki kelam hakkı var fakat yüksek oranda bizim davamız olan bir şeyde benim hiçbir dahilim olmaması Burak Bey’i de rahatsız ediyor. Zira onda da vekalettim var birebir halde ve zan altında kalıyor ortağının yaptığı şeylerden ötürü. Hasebiyle diyor ki, “Yanlış yapıyorsun, bayana söylememiz lazım.” Ve kendisinin ithamları da: “Sen karışma, onlara ben hesap veriyorum, beni ilgilendirmiyor. Parayı aldıktan sonra artık birbirlerini mi yerler? Nasıl bölüşürlerse bölüşsünler.” biçiminde oluyor.
AVUKAT: BİRİNCİ DURUŞMADA TAHLİYE
Sürecin hukuksal boyutun yorumlayan Avukat Tarkan Erdal ise Şükriye Aci’nin kararının yasal sürece tesirini şu sözlerle yorumladı:
Kararı kesinlikle etkileyecektir. Burada taksirle insan öldürme hatası vardı. Bizim tartıştığımız şuurlu taksir olur ve mümkün kast olur mu tartışıyorduk. Ceza mahkemesi taksir ve şuurlu taksir ikisinin ayrımında kalacaktır mahkeme. Artık her ne kadar baba şikayete devam etse de eş ve çocuk şikayetten vaz geçtiği için şunu da unutmamak lazım birden fazla yaralılar vardı. Bu yaralılar da vazgeçmişler. Birden fazla kişinin mevti ve yaralanmasına sebep oluyorsa ceza alt sonu 2 yıl, üst hududu 15 yıldır. Şayet o dört kişi vazgeçerse o vakit 2 yıl ile 6 yıl ortasında bir cezadan bahsedeceğiz. Bu çocuk 17 yaşında, alacağı ceza da esasen 1/3’e kadar indirilecektir. Artık bir empati yapalım eş ve çocuk şikayetten vazgeçiyor. Kamu davası devam edecek onda bir sorun yok. Taksir ve şuurlu taksir ayrımından bahsedersek hakim orada taksirle yaralama derse şikayet vazgeçtiği an süreç bitecek. Şuurlu taksir derse devam edecek. İade şartı kabul edilmişti. Türkiye’ye getirilecekti bu bireyler, getirildikleri an ben iddiam şu kısa bir duruşma günü verilip, bu duruşmada tahliye bile olabileceklerini şimdiden söyleyebilirim. Çocuğun 17 yaşında olması, eş ve çocuğun şikayetten vazgeçiyor olması, her ne kadar baba devam etse de alt hududu 2 yıl. Şayet öbürleri vazgeçtiyse baba kaldıysa en üst sondan alacağı ceza 12 yılı geçmez 17 yaşında olduğu için.
NE OLMUŞTU?
Eyüpsultan’da 1 Mart 2024 günü seyir halindeki 3 ATV aracından biri arızalanmış, yol kenarına çekilen arızalı araç tamir edilmeye çalışılırken tıpkı istikamette ilerleyen iki araçtan biri, buradaki 3 ATV’ye çarpmış, yaralanan 5 bireyden Oğuz Murat Aci hayatını kaybetmişti.
Kazaya neden olan 17 yaşındaki şoför Timur Cihantimur’un, olay yerine gelen annesi Aksiyon Tok’un aracıyla buradan uzaklaşıp, annesiyle evvel Mısır’a, akabinde ABD’ye gittikleri tespit edilmişti.
Şüphelilerin iadesi için süreksiz tutuklama talebi evrakı, Adalet Bakanlığınca ABD yetkili makamlarına iletilmiş, Adalet Bakanı Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cihantimur ile annesi Tok’un, Boston’da çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıklarını bildirmişti.
Soruşturma kapsamında şüphelinin babası Bülent Cihantimur’un iş yerinde çalışan kurumsal irtibat uzmanı Ayşe Ceren Saltoğlu 12 Mart 2024’te “suçluyu kayırma” ile “delileri gizleme” kabahatlerinden tutuklanmış, Cihantimur ve kazadan sonra yaralılardan birinin kayıp telefonunu emniyete teslim eden Adem Kızıltepe hakkında ise isimli denetim önlemi uygulanmıştı.
Baba Bülent Cihantimur da “suçluyu kayırma” cürmünden “şüpheli” sıfatıyla tabir vermişti. Hakimlik, Bülent Cihantimur hakkında “imza atma” kaidesini içeren isimli denetim önlemi uygulanmasını kararlaştırmıştı.
İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma kapsamında tutuklu olan Ayşe Ceren Saltoğlu’nun 18 Nisan 2024 tahliyesine karar vermişti. Bakan Tunç, 11 Şubat’ta toplumsal medya hesabından yaptığı açıklamada ise İstanbul’daki ölümlü trafik kazası sonrasında gittikleri ABD’de tutuklanan Aksiyon Tok ve Timur Cihantimur’un Türkiye’ye iadelerine karar verildiğini bildirmişti.
