TBMM Başkanı Kurtulmuş, yaptığı yazılı açıklamada, Şırnak’ta, “barış, kardeşlik ve terörün sona ermesi” hakkındaki konuşmasında kullandığı ve anlık söylenen kimi tarihi atıflardan ötürü Alevi vatandaşların incindiklerini müşahede ettiğini belirtti.

“Birlik ve kardeşlik hassasiyetiyle lisana getirdiğim sözlerimin kastım olmayan bir halde bağlamından kopartılarak yaralayıcı bir mana alanına kaydırılmış olmasından içten bir keder duyuyorum.” sözünü kullanan Kurtulmuş, iletisinde şunları kaydetti:

“Meclis Başkanlığı makamı ve siyasi geçmişim, her bir yurttaşımızın inancına, fikrine, kimliğine eşit aralıkta durmakta ve birlikte yaşama iradesini temsil etmektedir. Cumhuriyet tarihinde, kimliğimizin temel taşıyıcısı olan yurttaşlık bağı, tüzel ve ahlaki bir kardeşlik teklifidir. Bu meyanda milletin iradesi, çok şükür ki ayrışmayı değil, bütünleşmeyi temel alıyor.

Anadolu’nun büyük tarihi yürüyüşü, vakit zaman iç çatışmalarla, kırılmalarla ve içimizi hala acıtan imtihanlarla şekillenmiştir. Nihayetinde bu toprakların sesi ebediyen birlikten, kardeşlikten ve dayanışmadan yanadır. Bahsi geçen konuşmamda söz ettiğim üzere; Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeşliği bu topraklarda diğerlerinin planladığı yıkım senaryolarını her vakit boşa çıkarmıştır. Bu kardeşlik hem tarihimizin derinliklerinden süzülen ortak öykümüz hem de geleceğimizin teminatıdır. Kardeşlik hislerinin sarsılmasına sebep olacak her kelam ve davranış hepimizi yaralar. Bu bağlamda, özellikle böylesine hassas devirlerde kelamın mecrasından sapması ihtimaline karşı hepimizin çok daha dikkatli ve rikkatli olması gerektiği aşikardır.”

Sözlerinin Alevi vatandaşların yüreğinde bir burukluk oluşturduğunu görmekten müteessir olduğunu belirten Kurtulmuş, şu sözleri kullandı:

“Bu vesileyle tabir etmeliyim ki, bu beyanlarımı direkt Alevi toplumuna aktarmak, Alevi kanaat liderleri ve milletvekillerimizle birlikte samimi bir hasbihal ortamı kurmak konusunda da kapım sürekli açıktır. Şayet sözlerimden kaynaklı bir kırgınlık oluşmuşsa, milletimizin her ferdini; inancı, hayat stili ve hafızasıyla birlikte kendi kardeşi bilen, Hz. Ali Efendimizin ‘İnsanlar iki sınıftır; ya dinde kardeşin ya yaratılışta eşindir.’ düsturunu kendine şiar edinen ve siyasi hayatı boyunca bu coğrafyada daima kardeşliği, birliği ve bütünleşmeyi savunan bir kardeşiniz olarak üzgün olduğumu samimiyetle tabir etmek boynumun borcudur. Bu açıklamayı hakikate olan sadakate bağlılığım muvacehesinde yaptığımı aziz milletimize duyurmak istiyorum.”